Anadolu’da gelene her zaman hoş geldin deriz.

Giden vatana millete hizmet etmişse dualarımız eşlik eder gidişine.Aksi olduysa semavi göklerin arkasına sevk gelir elimizden ancak.

Hak terazisine onu da sevk ettik.

Birde zamansız ve vedasız gidişler vardır,giden gider kalan içini çeker sonra derler bunuda adı Kader.

Bu şehrin ise masalarda oturan haini çoktur,aradığınızda bu şehirde sadece devlet ve dahilinde adalet yoktur.

Her ne kadar şehrin sefasını sürenler buraya Yarenler diyarı,Tuzun Başkenti gibi yaftalar yapsalar da burası Fetöcülerin devleti hükmü altına aldığı bir kırdır.

Bu gelişi ve gidişi bir bayram coşkusuyla kutlamak gerekse de artık gönlüm hoş değil.

İşin aslı ise ne gelişlerin nede gidişlerin hiçbir anlamı yok,zoraki sürdürdüğüm hayat gibi.

Her günün sabahı ve ilk saatleri benim için ölüme hasrettir.

Çile ve acı ile yaşamaya çalışmak belki de vahşi doğamızda var olan bir gerçek.İnsan bedeninde oluşan yaralar önce kabuk bağlar sonrada izi kalır.Hiç düşündünüz mü istiridyenin içerisindeki kum tanesi kat kat inci tanesine dönüşürken o cana verdiği ızdırabı?

Kurbanda gırtlağına bıçak saplanan bir çok hayvan can havliyle bir çok insanı sakatlar.Bunun adı ise etkinin oluşturduğu tepkidir.Böyle bir dünyada Fethullahçılar kırında hukuk sancağı artık sizin elinizde.

Hükümetler değişir,makamlarda kişiler değişir değişmeyen tek şey gerçektir.

Dünyanın temeli hukuka dayanır,adalet divanı ise ikidir.

Birini sizlerden isteriz,saray dediğiniz yapılarınızda adalet ararız.Adliyeye girişte yazmışlar duvara ‘’ Ekmek, su, aş bulmak gecikebilir.Temele taş bulmak gecikebilir.Devlete baş bulmak gecikebilir.Adalet gecikmez tez verilmeli.’’ diye.Bakıp,okuyunuz sizde gülümseyip geçin.

Diğeri ise semavi göklerin üzerindedir.Ondan ise dileriz bazen isyanla bazen tebessümle.

Yarına bırakır,lakin kimsenin yanına bırakmadığı ise bir gerçektir.

Yarattıysa bizi bir hesabı dahi kıyamete bırakmasın.Ölüm yolcusu olduğumuz bu alemde sizlerden alamadığımız adaleti tesadüflerle onda bulurken,devletinde adaletini göstermesi gerekirdi lakin burada yoktu!

Sayın  Başsavcı uzun yıllardır FETÖCÜ bir inşaat firması hayatımda terör estiriyor.Yapmış olduğum ilk dilekçeye istinaden ifademi alan savcı FETÖCÜYDÜ soruşturmayı kaçak yapı üzerine yürüteceğim dedi.Kaçak yapı yok dediğimde dayatmayla evrakı imzalattı.Buldukları bilir  kişiyi aksırıncaya tıksırıncaya kadar doyurdular sonuçta adaletin ismi kovuşturmaya gerek yok oldu.

Beş sene önce sen kimi şikayet ediyorsun dercesine tüm hafriyat toprağını su kanalına yoluma dökerek bina bitene kadar terör estirdiler.Savcı İpek Arslan önceki kararı mükerrer göstererek kovuşturma yapmadı.Savcı İpek Aslan FETÖNÜNMÜ yoksa,kimin savcısıydı?

Son olarak nefret terörü eylemleri karşısında Başsavcılıktan bilgi istedim.Mevzu derin kuyu karanlıktı gün geçti,hafta geçti,ay geçti,yıl geçti,sonra lar ekledik lakin bilgiye dahi erişemedik.

Sayın Başsavcı burası cehennem.

Bu cehennemi yaratanlar lüks hayatlarında,saray yavrusu hanelerinin balkonlarından zevkle bu cehennemi izliyor.İmkansız hayat  biçimlendirmesinde 19 haziranda tarlayı temizlettim.Karpuzda ektim.Karpuz inanılmaz bir bitkidir düzenli bakım ister,bakım zamanı geçer düzeni bozulursa patlar.Olsun diye değil gelen geçen burasının tarım alanı olduğunu görsün diye.

Patlama dedim de burada ilk bomba seksenli yıllarda Endüstri Meslek Lisesi müdürü için patlatılmıştı.İkinci bomba vali suikastıydı.Üçüncü bomba ne zaman patlar bilinmez gelecek gelmedi daha yaşamadan görülmez.

Burası bir terör mahalli bense teröristlerin nişan tahtası.

Bir gün her insan yargılar.

Bir gün her insan yargılanır,yeryüzünün kuralıdır bu.

Bu gün 15 TEMMUZ 364 gün FETÖ nün sancağını sallayanlar bu gün Türkün bayrağını sallıyor garip değilmi sizce?