Büyüklerimiz,siyasetçilerimiz Çankırı’ya bakınca pistlerde meydanlarda göbek atanları görünce,Çankırı ahalisini mutlu mesut görüyor.

Diğer yandan birde cami avlusunda güvercinlere saçılan buğday misali,fakir fukaraya kuru ekmeği hayır adı altında dağıtıp cennetti garantileyenler var.Siz hiç gördünüz mü Valinin bu ekmeği almak için kalabalıklaşan insanların arasına girip hayırdır dediğini,veya birinin evine gidip ‘’halkın hanesindeyim’’ diyerek paylaştığını?

Hayatınızda kaç defa Valiliğe gittiniz?Kaç  defa Bakanlıklara başvurdunuz?Kaç defa karakola gittiniz?Kaç defa Savcılığa dilekçe verdiniz?Kaç defa mahkemelerde adalet aradınız?

Hayatınızda kaç defa T.B.M.M komisyonlarında demokrasi ve adaletin kapısını aradınız?

Yargıtay’a,Danışta ya,Anayasa Mahkemesine kaç defa gittiniz?Evet,bu ülkede Türkiye’de adalet,demokrasi var diyenler sizlere soruyorum.

2008-2025 tam 17 sene olmuş.Yukarıda saydığım kuruluşların hiç birinden sonuç alamadım ve hala terörün esaretinde seyreyliyorum memleketimin içler acısı halini.

Her şey 2007-2008 yılında başlamıştı bir namussuz,namus derdine düşmüştü.Bunlar karşıma çıkmasa bu  yaşlarda emekli ve insanca yaşıyor olacaktım.Yaş atmışı geçmiş ben hala hayatta kalmaya çalışıp adaleti arıyorum.Sarayın ışıklarının gölgesinde geçti yaşanacak ömürlerimiz.

Başlangıcın taşeronu ateşi bol olsun geçtiğimiz günlerde ölmüş.Onunla karşılaştığımızda gururla sırıtmıştı.Ölüm haberini okurken güldüm,Belediye park bahçelerden sonra ilin birinde müdür yardımcısıydı.Göklerin üzerindeki ona emekliliği layık görmedi.Dönemin Kültür Müdürünü  bu konularda muhakkik atamışlar Belediye için sorumlu kurumun tespiti mümkün değil demişti.Müdür bulamadı sorumluyu ve kurumu bulamadı lakin ben cehennemde onun kazanın altına atmaya odun bulurum.

Valilikte bir yazı işleri Müdürü vardı.Ne zaman gitsem dilekçeyi imzalamaz,Valilikte dilekçeyi sevk edecek Vali yardımcısı arardım.O zulmü artık siz tahmin edin,yukarıdakine görüyorsun diye yürekten sitemler ederdim.Sonra şehre bir Vali geldi.Akşam üzeri aradılar seninle konuşmak istiyor dediler.Gittim ne istiyorsun benden dedi.Adalet ve Demokrasi dedim oda başka dedi.Hislerim bir Valinin başka demesi onları geç demesiydi bundan da fayda yok hiç olmasa yazı işleri müdüründen kurtul dedi.Bir müdürün var soy ismi Söğüt makamını söğüt gölgesi sanıyor dedim.Çağırttı geldi bana söylediklerini şimdi ona söyle dedi.Aynısını müdürün yüzüne söyledim.Güldü sistemin işlemediğini iddia ederseniz sizi deli yerine koyarlar.Makamdan çıkınca yukarı bakarak yine yürekten görüyorsun pişkinliği dedim.Göklerin hükmü gecikti ama emekli olmadan öldü.Öldüğünde onun bana bakıp güldüğü gibi inanın taşıdıkları tabutuna bakarak güldüm.

Aynı Vali döneminde Fetöcü bir müdür Başbakanlığa (İş teklif ettik kabul etmedi) diye yazmış.Başbakanlıkta bir yetkili (Senlemi uğraşacağız Çankırı’da bir sen varsın hem mağdurum diyorsun hemde Valilik iş veriyor çalışmıyorsun.)dedi.Bende haliyle (Şakamısınız siz) dedim.Getirip yazıyı önüme koydular o ruh haliyle önce Aştiye oradan Çankırı’ya geldim.Kısaca  üç saat sonra Valilikteydim.Herkes  susuyor (Ne işiyse verin çalışayım)  diyorum.Son olarak makamında Valiye (burası devletimin makamı madem susuyorsun gel aşağıda kapı önünde konuşalım) dedim.Dakikalarca merdivenlerde in aşağı diye bağırdım camdan perde kenarından baktı inmedi.Yanıma gelen Polis memuru hangi yüzle inecek sende biliyorsun bunların ne olduğunu yorma kendini dedi.Aylarca yaptığı halk günlerine gittim nerede ne işi teklif ettiniz diye sordum sustu.Bir iş bulalım çalışsın hayatını kurtarsın demek yerine deli damgası vurmaya çalıştılar.Psikoloji polikliniklerinde,Adli tıplarda akıl sağlığımın yerinde olduğunun mücadelesini verdim.

Hala unutamadım bu gün ki Cumhurbaşkanımız dönemin Başbakanıyken (Diyarbakırlı kardeşim, Çankırılı kardeşim yüreğindeki yarayı gel beraber tedavi edelim.) diyeli 12 koca sene oldu hala terör bitmediği gibi hala sürüyor.

Bir Savcı vardı.Makamında her yeri ele geçirdiler (Ben bir şey yapamam takipsizlik verip dosyayı kapatacağım) demesi şaka gibiydi.Oda emekli olduğu gün öldü.İyide kardeşim neden adaleti ondan isteyip ona sığınıyoruz bu ülkenin hesap soracak adaleti başımız dara düştüğünde sığınacak devletimiz yokmu?Elbette var lakin kim bunlar?

Bir Başsavcı vardı,denetimli serbestlikten yararlanıyordum özel zevkine devleti alet edince eleştirdim.Çekti makamına (Seni cezaevi cezaevi dolaştırırım) demeye kadar sayısız cümle sıraladı.Bu zevki yaşaması için zemini hazırladım girdim içeri.İkinci cezaevinden ayrılırken Kastamonu’lu bir müdür vardı (Gidiyorsun burası senin için iyiydi,madem gidiyorsun beni burada bus bus bunalttın gittiğin yerdekileri de bunaltmasan insan evladı değilsin) dedi.Fark ettiysen haksızlık ve adaletsizliğe tahammül edemiyorum hiç şüphen olmasın.O dolaştıramadı ama ben cezaevi cezaevi dolaştım.Gözlerim Semavi göklerde elimdeki kehribar tespihin her tanesi döndüğünde ya sabır deyip kafese konmuş vahşi hayvanlar gibi çırpınarak günleri tükettim.Bir sabah haberleri okurken önce güldüm sonra dışarı çıkıp mavi gökyüzüne bakarak teşekkür ettim.Aracı düz yolda şarampole uçmuştu yinede hayatını kaybeden kayınvalidesine üzüldüm.

Büyük camiye çıkan yolda oturmuş bir esnafla sohbet ediyorum.Belediye Başkanlığından danışmanlığa inen şahsın Suratıma inen yumruğuyla gözümü acilde açtım.Şikayetçi oldum karakola bile gitmedi.Adliyeye gitmedi mahkemeye çıkmadı olay kapandı.Düşünün düşünmekten korkmayın ben ki bunlar hakkında suç duyurunda bulunmuştum.Dönemin İçişleri Bakanı soruşturma izni vermiyorum dedi yaptıkları yanlarına kar kaldı.Başımı yukarı kaldırıp nerede adaletin dedim.Yarına bırakıyor ama yanına bırakmıyor bir gün haber geldi felç olmuş üstten verip alttan alıyorlar.Ne diyelim devletin vermediği adaleti Tanrım verdi,ölemesin yatarken etleri çürüsün.

Ne diyordu Veysel (Başkasının baharını çalanın bahçesi çiçek açmaz.Başkasının güneşini kesenin üzerine güneş doğmaz.Hala anlamadınız mı kötü niyetle iyi murada varılmaz.) derken derdiniz ne sizlerin o zaman?

Dardayım bir şarkıdan öte hayatın kendisiydi.Hırsızlar defalarca evimi soymuş namussuz kara bulut gibi hayatıma çökmüştü.Ne yağ ne bulgur,ne bir tutam çay ne iki kaşık şeker vardı.Günlerdir apartman önlerinden topladığım kuru ekmekleri ıslatıp yiyordum.Bir çöp konteynerinin yanında eski bir kova birde küflü kanepe demiri vardı.Götürüp hurdacıya verdim.İki beyaz kağıt bir zarf,birde taze ekmek aldım.O zamanlar Başbakanımız olan Sn. Erdoğan’a dilekçe yazdım.Hiç unutmuyorum postanede yollarken görevli 5 kuruş eksik derken sırasını bekleyen bir hanım yere düştü diyerek görevliye 5 kuruş uzatmıştı.İçindeki merhamet kadar huzurlu ve sağlıklı ömrü olsun.

Mevsim bahardı on gün kadar sonra vakıf müdürü kapımdaydı.Sağa baktı sola baktı,girip içeri baktı sonra arabasına gidip bir yelek getirdi.Havalar hala serin gidiyor giyersin diyerek çekti gitti.Akşam apartman önlerinde ekmek ararken,iki gün çöp konteynerlerinde hurda aradım.Götürüp hurdaları sattım.Bir dilekçeyle yeleği kargoyla Başbakana yolladım.(Aç bıraktığım millete yelek veriyoruz diyerek Başbakanlık girişinde sergilersiniz diyerek not düştüm.) sonuç açlığa ve yokluğa kadim mahkumluktu.

Baharlar,mevsimler yıllar geçti.Dardaydım İşkur iş yok TYP başvur diyor,başvurduğumda kimi kadınları alacağız kimi çocuk bakım sertifikası istiyor.80 vilayette yapılmayan bölücülük burada yapılıyor.Son olarak Fetö artıklarıyla dolu yetkisiz bir kurulu toplayıp İşkur Müdürü kimi isterse o çalışır diyerek adaletsizliğin fermanını çıkarttılar.

FETÖ ürettirmem diyor Valilik vakfa git diyordu.Arada bayram vardı sonrasında Ankara’da randevum vardı.Her insanın korkulu rüyası kanserin tedavisine başlanacaktı.Ankara’ya gitmeye yol param yoktu.Gittim beni o halde görünce çok mutlu olmuştu (Bir şey yapamam canın kime isterse şikayet et bana Vali bile karışamaz) demişti.Yukarıdakine yüzüm yoktu hep adaleti ondan istiyordum.Vakıfın  önünde apartmanların arasından görünen mavi göğe uzun uzun bakarken hayatımda ilk defa yanağıma iki damla yaş süzüldü o yılgınlıkla ne dedim bilmiyorum.Bu defa fazla uzatmadı bir sabah duyduk ki oda ölmüş,mahkemede adaleti kazanmış kadar mutlu oldum ateşi bol olsun.

Bir gün bir mahkeme celbi geldi girmediğiniz bilmediğiniz bir mahkemede hakim gıyabında basmış cezayı onuda paraya çevirmiş.Para bende olmayan bir nesne.İtiraz ettim cevap geldi (Şu kadar liradan aşağı verilen para cezaları kesinleşmiş cezalardır bozulamaz.) dediler.Ülkede adalet varya bakanlığına kadar var.Başvurdum bir tetkik hakimi (Hakimler  delil olmadan da vicdani kanaatle ceza verebilir) dedi…

Hangi Adaletten bahsedeyim dile kolay tam on  yedi sene.İnanın sırasıyla anlatsam beyaz kağıtlar utancından  kızarır.En son,

Yolu su kanalını kapatmışlar yürüdüğüm patikadan Pazar arabası dahi inmiyor Savcı (Mükerrer) daha öncede kapatmış soruşturmam dedi.Evet daha öncede kapattı Fetöcü bir savcı olmaz kaçak yapı soruşturması diye baskı yapıp,buldukları bilirkişi ise aksırıncaya,tıksırıncaya kadar doyunca adaletin rotası şaştı.Yoluma çivili tahtalar döşüyorlar buda yetmez gibi gecenin yarısı yaklaşıyor hala beton atıyorlar.Mikserin pompasının her atışında ev sallanıyor.Polisten yardım istiyorum.Yarım saat olmuş ne gelen ne giden var tekrar arıyorum.Yoldalar gelirler diyor.Yola çıkıyorum polis arabası ilerde polisler içinde oturuyor.Beni görünce araçtan iniyor hışımla masken nerde ceza yazarım diyor.Bir telefon trafiği sormayın kim kimle konuşuyor belli değil.Polisler yola doğru koşarak giderken (Git karakola şikayet et diye bağırıyorlar)  haliyle polisi tekrar arıyorum.

Konuştuğum memurun elinden telefonu biri alıyor.Sesini duyunca buz gibi oluyorum.15 Temmuzdan sonra kiminin atıldı kiminin gitti dediği Harun yine karşımda.Adliye İmamı Savcı Koç’un yaveri düğün salonunun muhafızı.Düğün  salonunu şikayet etmeyeceksin o kadar delikanlıysan Emniyete gel diyen şahıs.Gittiğimde demir kapıyı açamayan iki arkadaşının kolunda karşıma bir çıkıp kaybolan şahıs.Gelirsiniz işlemi durdurup herkesi karakola alırsınız şikayetçi olurum diyorum inatla sen gidip şikayet edeceksin diyor.Kısaca sen karakola gidersin beton işi bitene kadar orada misafir ederiz ağalara beylere hizmette sınırımız yok demek istiyor.Sabırda bir yere kadar (Rüşvetmi aldın) diyorum lafı dolandırıyor.O zaman senide mi besledi diyorum.Yine pişkince eylemine devam etti.

Emniyet Genel Müdürlüğü sayfasına girip yapılmayan işlem ve yaptırmayan memur hakkında şikayet formu doldurdum.Gece yarısını geçerken arayıp karakola davet ettiler.Şikayetçi olduk gereğini yapalım diye gittim.Mahkemede öğrendim benim şikayetin ortada olmadığını polisin müşteki benim sanık olduğumu.Hızlandırılmış sistemde yapılan ön mahkemede bir ceza dikkate alınıp mükerrer sayılarak on ay ceza.İtiraz eder açık mahkeme yaparsak cezayı artırabiliriz demişler.Ama ne mahkemeydi savunmamda o gece kim kimi aradı memurun telefon kaydının incelenmesine kadar  taleplerim vardı.Çözümleme tutanağını boş verin ses kaydını dinleyin.Beni bu memurla mahkemede yüzleştirin.Neden o eski davayı mükerrer yaptınız elinizde daha tazesi var Valiye,Vali yardımcısına,Müdüre,Memurlara zincirleme hakaret var onu mükerrer yapın.İki sayfa iddiam ve savunmam göz ardı edildi.Konuşturmadılar bile kimlik tespitinden sonra karar dediler.On ayı yeniden kitlerken mükerrer saydıkları denetimlide çektiğim cezanın da yeniden infazıyla oldu on beş aycık.

İstinaf itirazın reddine dedi.Yargıtay’da hala arşivde.Bu olaylardan sonra bir polis daha sönük bir kandil gibi hayatımda belirdi.İlk başlar tesadüf dedim,ilk eyleminde özür diledi sustum.Sonra (Çankırı’da her yerden sen çıkıyorsun) dediğinde anladım pis bir oyunun içine çekmek istediklerini.Sonra iki oldular akıllarınca gövde gösterisi yapıyorlar olay çıkartmak için her yolu deniyorlar.Uzak duruyorum susuyorum haykırmak için….

Fetömü ? hala burada gövde gösterisinde.

Ben mi illetin ilerleyen etkileriyle mücadele ediyorum.Bir akşamüzeri arastada Rahmetli Mustafa’dan zımpara almıştım.Tam kapıdan çıkarken (Eleman gelmedi şu kapı önündekileri bana içeri alıversen) dedi.Yüzüne bakıp elin ayağın tutuyor ben hamamlıyım git bir hamal çağır dedim.Ebcetin hamamın oraya inince durdum geri dönüp söylene söylene hepsini içeri aldım.Sarıldı (seni sevdiğimden rica ettim yoksa ben kimseye demem bilmediğin şeyler var) dedi.Para uzatırken bakışımdan anlayıp tamam kızma ama hakkını helal et diyerek bir daha sarıldı şimdi onu daha iyi anlıyorum.

Bahçeleriniz bahar görmesin,umutlarınız toprakla buluşsun,başına sedir fidanı dikmek nasibiniz olsun….